..

Göremediğim ne çok boşluk varmış aslında.. Bitmesin diye, bir puzzle gibi tutup hayallerimle doldurmuşum her eksiğimizi.. Yarım kalan her cümlenin aşk sözcüklerini ben tamamlamışım.. Eski değil eskimeyen olayım derken, görememişim bittiğimizi.. ağzından çıkacak her güzel sözün muhatabı ben olayım diye ne çok hırpalanmışım kendimi.. Biz olalım diye kendimden vazgeçmişim.. Şimdi anlıyorum.. gitmeyi ertelemenin hiçbir bitişi engelleyemediğini.. Dağ olsan gitmeyi kafasına koymuş birine engel olamayacağını..
      Bundan sonra kendi ördüğüm duvarlarımın ardında yaşayıp gideceğim işte.. durgun yada yorgunsun diyecekler ve ben öldüm diyemeyeceğim..


Veda..

Şimdi ben, sensiz bir sessizliğe gömüleceğim..
Arada bir hatirlatmak istesemde kendimi, yine o tanımadığım bilmediğim el durduracak beni.. dur diyecek, dokunma yaralarına.. yeni kabuk bağladılar, kanatma.. insan yar'dan kalma yarayı unutur mu hiç? Ki tek hatırası o ise.. ve birkaç söz, her duyduğunda can'ını yakan.. tekrar duyabilmek için can atılan..

Ama ben elimden gelmeyen hiçbirsey için isyan etmeyeceğim.. duam kadar seveceğim, dua edeceğim seni yüreğime.. sessiz ve kimsesiz..


İyi ki varsın...


 

















Geçen zamanın en büyük kanıtı sensin belkide..
Hayır ben yaşlanmıyorum ama sen öyle güzel büyüyorsun ki..
Daha ufacık bir tomurcuksun avuçlarımın içinde,
Serpilip güzel bir çiçek olmak için gün sayan..
Aşk'ın en saf hali, en karşılıksızı..
Sadakatim diz boyu sana..
Sanki dünyanın tüm güzelliklerini serseler ayak ucuma,
Dönüp bakmam, bakamam..
O güzel gözler huzur çünkü bana..
Yorulsamda çoğu zaman, yine senin cennet gibi kokunla dinlenirim ben..
Günahsızlar cennet kokar çünkü..
Dünya üzerindeki tüm güzel sıfatlara layık biriciğim..
Evet büyüyorsun..
Keşke erteleyebilsem, engelleyebilsem..
Benim bile yalanlarına hala alışamadığım şu dünyada,
Korkularım sadece evimizin dört duvarıyla sınırlı kalsa..
Kalmayacak belki ama, ömrü yettiği kadarıyla,
Kocaman sevgisi ve dualarıyla annen hep yanında olacak..

                                                                                                      11/10/2012

Araf...


Duygularım masumiyetini kaybetti bugün...
Sevgim nefrete dönüşmenin arefesinde...
İhtilal sonrası yüreğim, tüm ihtimaller yangın yeri...

Çok taze yaralarım, yüreğim kan revan...
Duvarlar örüyorum dört bir yanıma...
Görünmez olmayı dileyerek...

Sessiz kalıyor, susuyorum...
Haykırsam hakim olamam sözlerime...
Can'ın yanar diye yutkunuşum, kelimeleri yutuşum...
Hani gelsende artık, yerin bende araf...

Bende Çocuktum..

Bende çocuktum bir zamanlar..
Hatırlıyorum; boyum kadardı dertlerim,
Uçurtmamın ulaşabildiği yer kadardı dünyam..
En çok salıncakta sallanırken özgürdüm..
Sokağın bir ucundan, diğer ucuna kadardı sınırlarım..
Ama o zamanlar derdimiz,
Hayatın sınırlarını sorgulamak degil,
Tadını çıkarmaktı..
Oyun oynarken,
Çamura bulanmak umurumuzda değildi,
Tertemiz kalpler taşıyan,
Küçücük bedenlerdik çünkü..
Hayali bir an önce büyümek olan..
Evet hatırlıyorum, bende bir zamanlar çocuktum..
Büyüdüm sonra, sığamadığım, sığınamadığım...
Kocaman bir dünyam var artık..

Sana'ydı..

Bilmediğin yüreklerde,
Hiç okuyamayacağın şiirler yazıldı adına..
Çünkü sen şair değil,
Adına şiirler yazılan olmak istedin hep..
Belkide şiirin ta kendisi..
Yazabilseydin sende yüreğinde,
Benim adıma birkaç mısra, şairim olacaktın belki de..
Her sözüm ilham olacakti sana, ya da bir gülüşüm..
Gelmeyi hep erteleyecek ama gitmeyede cesaret edemeyecektin..
Ama sen yüreğimde biriktirdiğim şiirler yerine,
Başka şairlere ilham olmayı seçecektin yine..
Öyle ya; ne şair yazmaktan iflah olacaktı,
Ne de ilham olmaktan adına şiirler yazılan..

Acı Bir Hikaye..

Hüzün nedir bilmeyen bir şehirle, yüreği yaralı bir kadını buluşturur bazen acı bir hikaye.
Gecenin sessizliğinde kadın, bir tek o şehre döker içini.
Tüm o boş sokaklarda dolaşırken, her köşe başına bir hüznünü bırakır.
Bazen de, bir deniz kıyısında sessizce ağlar yakamoz eşliğinde.
Zamanın akıp gittiğini düşünür ama hala düne bağımlıdır..
Eksik yanı tamamlanmayacaktır artık, bunu bilir.
Yaraları derindir..
Belki, kıyısında oturduğu o denizden bile daha derin.
Her gün yeniden tazelenen..
Gönlüne uzun zamandır doğmayan güneş,
Yüzünü göstermeye başlayacaktır az sonra.
Tahammülü yoktur artik.
Ne gündüze, ne de güneşe..
Artik doğrulmalı ve hüzünlerini bıraktığı yerden,
Bir bir toparlayip, evinin yolunu tutmalıdır..